.
  AŞK HER ŞEYMİŞ
 
AŞK HERŞEYMİŞ
bu dünyaya üç harfin mahrecini çıkarmaya geldik

Ayın, Şın, Kaf = Aşk”

Aşk…

“Sen” tahtına kim oturmuşsa onun adıydı

Ödenilen bedellerin ismiydi

“Şunu yaptım Bunu yaptım” dedikçe kanayan yanımızın acısıydı

En kaygan yanından yürümekti kalbin, düştükçe vazgeçmemek her düşüşte bir daha yenilenmekti

Yüreği çatlatan en derin nefesti

Sukutun sesiydi o

Aşk

İçimizin en garip telaşıydı

Tanıdık bir isimdi

Kişiler adedince yaşanmışlık taşıyan, bilinen, ama bilindikçe unutulan yanımızdı

Sonu hüzünlü biten masalların en zalim kahramanı iken, aynı anda en acınan taraftı

Torbasında tek isimle gelen, bir ömür o ismi tekrarlatandı

Klasikleşmiş bir şiir gibi her an yenilenen, yenilendikçe çoğalandı

Hayatın nefes almaktan ibaret olmadığını öğretirken, bir gözleri ahuya zebun edendi

Bütün “sen”li anları toplatıp, “işte hayat bu” dedirtendi

Aşk

En mahrem yerden çizilip, en utangaç yanımızdan sınıyordu

Bencilliği unutup “sen” vadilerinde koşturuyor,

Ertesiz bırakıp, dünlere prangalıyordu

Tüm mevsimleri değiştirip; zemheride yaz, yazda karakışa dönüyordu

Şikâyet ettikçe de acıtıp, gülün dikeni oluyordu

Her geceye bir isim kazıyor, her sabaha o ismin kırıklarını seriyordu

Aşk

Yalnızlığın peçesini açıyor, acılarla yüz göz ediyordu

Dile kadar gelip yutkunulan kırgınlıkların tadı oluyor,

Yürekte kekremsi bir tad bırakıyordu

Bu halinden hiç şikâyet etmiyor, hüzünlendikçe bileniyordu

Yani “Ben”li anları un ufak edip başımızdan aşağı serpiyordu

Aşk

Üç harf tek hece iken,

Bir ömre bedel olacak kadar derindi

Bir şey için her şeyin feda edildiğini duyduğumuzdan beri, vazgeçişlerin adıydı

Bir damla gözyaşında tufanlar saklayandı

O kadar güçlü, bir o kadar masumdu

Kimi zaman hoyrat bir rüzgâr oluyor; kızdıkça yıkıp, hüzünlerde susuyordu

Kimini mecnun edip çöllere düşürüyor,

Kimini boğup deryada yitiriyor,

Kimini zindanlara itip, kendini bitiriyordu

Aşk

Sonsuz sevgi vaad ediyor, her başlangıcı bitişe gebe kılıyordu

Korkunun ikiz kardeşi olup; hiç güvendirmiyordu

Ruhumu üşütüp, aklımı başka diyarlara sürüp,

Kalbimden bihaber eyliyordu

Dilime sıkı düğümler atıp

Sözü namluya sürüp, en ben yanıma nişan alıyordu

Aşk

Aslını kimse bilmiyordu

Yazıldıkça yazılıyor, söylendikçe gizleniyordu

Hesapsız harcamaya gelmişti zamanı, kimseden müsaade almıyordu

Deli bir tay gibi, dizginlendikçe dikleniyordu

Yürek evinin kapısını zorluyor, kimi zaman açık unutuyordu

Binlerce küçük ayrıntıyı keşfettiriyor, tüm geç kalmışlıkları kanatıyordu

Aşk

Gitmek ve kalmak arasında sıkıştırıyor,

Hep bulmamak için aratıyordu

Sefersiz gemilerden bilet alıyor, şehrin titreyen iskelelerinde bekliyor,

Uykusuz banklarına yaslanıyordu

Hiç ummadığımız anda geliyor, umduğumuz anda gitmiyordu

Zira umduğumuz an, hiç olmuyordu


Ve öğretiyordu

Aşk: Keşkesiz kaldıkça yaşanıyordu
 
  Bugün 5 ziyaretçi (8 klik) kişi burdaydı!



























NAME="aba_MediaPlayer">


 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol